bugün

entry'ler (3165)

en hüzünlü enstrüman

Sanatçının kendisidir.
Çalan kişi iyi çalıyorsa ve duyguları yeterince kuvvetliyse şişe ağzı üfleyerek bile insanı hüzünlendirebilir.

yarım kalmış hikayeler

Yazmayalı yıllar olmuş.
Önceden yaşamak için tutunduğun son dalınken bir anda tamamen hayatından çıkmış.
Sıcak meltemlerin estiği yüzlerinde özlem dolu bir hiç olmuş.
Dünya yok olacakmış gibi karlar yağmamış kışlarında,
Küçük bir çocuk kahkahalar atarak parklarda oynamamış.
Koyu kahve gözlerinden simsiyah saçlarına uzanan kirpikleri yaşlarla dolmamış.
Gamzeleri kıvrılmamış mutluluk dolu bir gecede.
Ne kavuşabilmiş ne vazgeçebilmişler...
Kaleminin ucunda yeşeren yaşamları toz tutmuş.

Geride kalan defterlerini okudukça özlem duymuşsun.
Şimdi de on yıl önceki ben ne yapardı diye düşünür durursun.

Yarıda kalan hikayelerin tamamlanmamış aşklarına bir sigara yakmak için ne güzel bir gece.

aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız

Duygularına tercüman arayan yazarın sorduğu tatlı bir sorudur.

Gün içerisinde normal bir şekilde oturup bilgisayar oynarken ya da telefonda bir şeyler izlerken arka planda insanlara bir anısını anlattığını duyup, elimdekini kenara bırakarak onu dinlemeye başladığımı fark ettiğimde anladım sanırsam.

Ya da ona doğru baktığımda içimin huzur ve mutluluk dolduğunu fark ettiğimde de olabilir.

Birinin suratına bakarken istemsizce gülümsüyorsanız ipler elden kaçmış oluyor.

insan ne ile yaşar

Sevgi ve umutla değil belli ki, yoksa Türk gençliğinin yüzde sekseni yitip gitmişti şimdiye kadar.

uludağ sözlük

Yıllar önce yazmaya başladığımda çok eğlendiğim, yeni insanlarla tanışıp güzel muhabbetler ettiğim platform.

Önceden başlıklara baktığımda bir sürü şey yazmak ister, bir sürü fikir okumaya çalışırdım.

Bir gaflet yapıp hesaba girdiğimde görüyorum ki bir çöpten farkı kalmamış. Eskiden kalan birkaç insan hala sözlüğün kalitesi artsın diye mantıklı cümleler yazmaya çalışıyor ama nafile.

Eski tadı kalmasını bırak güneşte kalmış yemek gibi ekşi ve mide bulandırıcı kokmaktadır. Anıları korumak adına bir daha buralarda dolaşmamak en doğrusu olsa gerek.

yarım kalmış hikayeler

Gözlerin boşluğa bakıyor.
Eksik bir şey var.
Kaçıp gitmek istiyorsun.
Hiçbir yere gitmeden olduğun yere sığınmak istiyorsun.
Mutlusun.
Ağlamak istiyorsun.
Yürürken aklında binbir çeşit senaryo...
Hiçbir yere ait olamıyorsun.
Tamam oldu dediğinde bir şeyler geri tutuyor.
Nefes alamıyorsun.
Yaşayamıyorsun.
Bir şekilde zaman geçiyor.
Ölmek istemiyorsun.
Hayallerin içinde dalıp gidiyorsun.
Faturaların, hayat mücadelesinin içine atılmışsın.
Bir süt alırken bile düşünüyorsun.
Gençliğini yaşayamadan yitip gitmek istemiyorsun.
Gençliğini yaşayamıyorsun.
Kalabalıklar içinden geçerken korkuyorsun.
Eksik bir şey var.
Ne denizin tuzu, ne göğün mavisi tam geliyor.
Sanki kuşlar tam uçamıyor, balıklar tam yüzemiyor gibi.
Ne tam mutlu olabiliyorsun ne tam yaşayabiliyorsun.

yarım kalmış hikayeler

Bir zamanlar insanın içini acıtan ama sarhoşken ve izmir'deyken umrumda olmayan hikayelerdir. Hayat bazen gerçekten çok tuhaf.

6 haziran 2021 güney beldesi seçim sonuçları

Arkadaşlar kim ne derse desin Afyon bir çomar çöplüğüdür. Merkez o kadar olmasa da ilçeler bin yıl öncesinin fikirsel yapısına bile erişememiş, papağandan daha aptal insanlarla doludur.

Afyon Ege'de diyen gelsin bir benimle, bir şey konuşacağım. Gençliğimi çürüttüm ben o çöplükte.

Oylar da şaşırtmadı zaten, bazı köylerinde CHP armasıyla gez bakayım dayak yersin. Haberlerde bas bas bağırması lazımdı ama birileri (her zamanki gibi) ardını kapatmış olacak ki malum partinin malum üyesi köyde özürlü bir kıza tecavüz etti de iki gün haber oldu unutuldu. Adam hala insan içinde geziyor doğru düzgün yargılanmadı bile. Tüm bunlara rağmen seçimlerde de AKP yazan herhangi bir adaya her zamanki gibi gözü kapalı basacaklardır.

He insanı olmasa iyi şehir ona sözüm yok. Tüm ilçelerine zehirli gaz atsanız içinde ben de ölsem üzülmem gibi hissediyorum bazen.

yarım kalmış hikayeler

Fırtınalı bir gecenin derinlerinden göğü yaran bir çığlık düştü toprağa. Gözlerini zar zor aralıyordu. Kanla yıkanmış zemin arkadaşlarının umutlarına mezar olmuştu.

Surların içerisinde katledilen çocukları düşündü istemeden. Hayatını ortaya koyarak korumaya çalıştığı, onuruyla savaştığı toprakları kaybetmişlerdi. Bütün savunmaları yarılmış, kralının ve kraliçesinin başsız vücutları sokağa atılmıştı. Maria elbette kaçmamıştı, önce çocuklara son sütlerini içirmiş sonra da alınlarından öperek üzerlerini örtmüştü. Çocuklar hiçbir şeyden habersiz huzurlu bir şekilde son uykularına yatarken ne hissetmişlerdi tanrı bilir. Kendisi de yarısı bitmiş zehir şişesinden yudumlayıp evi ateşe vermişti çoktan. Bu barbarların vicdanına kalmaktansa huzurlu bir ölümü tercih etmişti elbette.

Acaba kendisinin bu savaş alanında son nefeslerini verirken hayal ettiği gibi o da kendisini hayal etmiş miydi? Birbirlerini ilk gördüklerinde beline uzanan dağınık ve kızıl saçlarının güzelliğini düşündüğü gibi o da onun genç ve heyecanlı çehresini düşünmüş müydü?

Göğsündeki cebinden ezilmiş karanfilini çıkardı. işler gerçekten kötüye giderse ve savaş meydanında ölürse, bir mezarı bile olmasa da, çiçeksiz kalsın istememişti Maria.

Ah onunla yaşlanabileceği uzun ve güzel bir ömür için neler vermezdi. Maria saçlarına aklar indiğinde ve her yeri kırış kırış olduğunda bile ülkenin en güzel kadını olacaktı, emindi. Peki ya iki güzel kızı yaşasalardı gençliklerinde nasıl görüneceklerdi?

Suratına inen her bir yağmur damlası yanında yatan dostunun bedeni kadar soğuktu. Ölümleriyle ona ait tüm anıların da silinmesine sebep olan sevdikleriyle beraber, dünyada kimse tarafından hatırlanmadan, bu toprakta kaybolup gidecekti.

Uzaklardan kopan bir gök gürültüsünü hayal meyal duydu. Acısını hissetmemeye başladığında ölüm rüyaya dalmaya benziyordu belli ki. Tüm sesler ve şekiller buğulanmıştı.

Keşke ölmeden önce son kez güzel yıldızları görebilseydi. Keşke Maria'ya söz verdiği o pikniğe gidebilmiş olsalardı. Keşke kendi yağında kavrulan bir çiftçi olsaydı da çıktığı yıllar süren seferlerinde büyük kızının da küçük kızının da ilk kelimelerini kaçırmış olmasaydı. Keşke hayata daha fazla iz bıraksaydı.

Keşke...

her gün ölmek istemek

Bazı ergenlerin romantize edip sürekli dilinde dolanan konudur. Bunun gerçekten havalı olduğunu düşününen ya da sevgiye çok muhtaç olduğundan buna sığınan çok insan gördüm.

Gerçekten bu fikirle yatıp kalkan kişiyi ise maalesef görünce tanırım.

Böyle biri varsa umarım en kısa sürede doğru profesyonel yardımı alır ve hayatında yaşadığı zor zamanlar düzlüğe çıkarsın. Hayat çok güzel Pollyannacılığına elbette girmeyeceğim ama nefes almaya devam ettikçe güzel bir günün umudu da hep vardır.

bir türlü vedalaşamadığınız kitaplar

(bkz: Bilinmeyen bir kadının mektubu) bu kitabı benim için bu kadar güzel yapan ne tam olarak bilmiyorum ama yoğun hisler barındıran şeyler beni çok etkiliyor.

ilk okuduğumda çok üzülmüş bir kısım da kıskançlık duymuştum. insanlar gerçekten bu denli yoğun hissedebilen varlıklar mı, yoksa her şey gibi tüm bunlar da kitaplarda, filmlerde, şarkılarda ve hayatın her anında (diğer her konuda olduğu gibi) abartılan bir şey mi?

yarım kalmış hikayeler

Saat 3

Genç bir kadın duvara yaslanmış, açık camdan süzülen sokaktaki sesleri dinliyordu. Gözleri buğulu, bakışları sabitlikten uzaktı. Dudaklarındaki sigaranın çıtırtısıyla hipnozda bir insan gibiydi. Ne yapacağını bilmiyordu, neyi düşünmesi gerektiğini bile bilmiyordu, yarını planlamayı bırak bugününü bile yaşayamıyordu. Olduğu yerde dumanlı havada sessizliği dinlerken sokaktaki hayaletin yansımasıyla irkildi.

Orada kafasındaki geniş şapkasıyla ve güzel kıvrımlarını çiçek yaprakları gibi saran ince bir elbiseyle gecenin içinde beliren hayaleti tanıyordu. Asil hareketlerle kan kırmızısı dudaklarına sigarasını götürmüştü.

Mum ışığında birbirlerine verdikleri sıcak sözlerin şu an bu kadar uzak olduğunu bilmek ona acı veriyordu. En sert kış gecelerinden birinde rüyasında yanağına dokunmuştu. Yaşayan hiçbir varlığın eli bu denli ılık ve insanın midesini kasan bir hisle dolduramamıştı içini.

Unutulmaktan hoşlanmazdı.

insanların onu görmezden gelmesine alışmıştı, biliyordu. Her gece kendine ve ona yeminler edip asla bırakmayacağını söylemişti. Onu unutmayacağını, yitip gitmesine izin vermeyeceğini söylemişti.

Şimdi sıcak odasında camından gelen ılık rüzgar eşliğinde onu izlerken geçmişte emin olduğu bunca şeyin ne kadar saydam olduğunu hissetti. Sokakta hüzünlü bir zarafetle onu izleyen kırmızılı kadını çok uzun zaman önce yine böyle ılık bir gecede terketmişti. Yanağına dokunan elleri buğulu sisin arkasında kaybolmuştu.

Ona duyduğu özlemi içinde bastırarak sigarasını söndürdü ve perdeyi çekti. Hayallerin içinde yaşamayı çok uzun zaman önce bırakmıştı. içinde boğduğu hislerle birlikte onu unutmalıydı.

sözlükte aşık olacak bir erkek yazar bulamamak

Vallahi ben buldum 3 buçuk sene oldu. Bir sene kadar önce hesabını sildi artık sayılır mı bilmiyorum ama corona yokken beraber yaşıyorduk (yakında yine kavuşacağız) ve tüm ailesiyle tanıştım.

Hayat işte, böyle bir bok çukurunda bile güzel insanlarla tanışabiliyorsun.

kızına şu an tecavüz ediyorum

idam şart diyorlar çıldıracağım. Sinirden kendi kendime gülüyorum.

Adamlar adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış, bunlar idam şart diyor. idam gelse bunlar asılacak değil mi çünkü amına koyayım? Adamlar adli kontrol şartı ile serbest bırakılmış*.

Hayat dolu bir insandım, seneler içinde büyürken tüm umudumu ve yaşama dair olan isteklerimi bir bir kaybediyorum.

Merak ediyorum acaba nerede tecavüz edilip öldürüleceğim de hakkımı alamayacaklar. Niye bir taciz/ tecavüz/ şiddet haberinde de ceza çekmesi gereken şahısların direkt ceza çektiğini hiç duyamıyorum bu günlerde.

Hayat neler gösterecek bakalım.

queen of darkness

Varlığıyla bile bazı insanları sinir ediyor sanırsam, katlanamıyorlar. Nefes alınca 100 tane adam bir anda laf sokmaya çalışıyor.

Kuyruk acısı mı desem, ulaşılamayan ciğer sendromu mu desem?

Ne derdiniz var olum fıstık gibi hatunla.

Yerim.

sigarayı bırakmanın beşinci günü

Bu kadar zaman sonra görünce tuhaf hissettiğim başlıktır.

Bu başlığı yazdığıktan sonra bir haftayı dolduramadan geri başlamıştım ancak nasıl olduysa birkaç aya yine bıraktım. O günden beri içmiyorum.

Bağımlısı olduğum 6 yıl içerisinde öğrendim ki insan kaybettiği bir yakını gibi özlüyorsa bırakmaması lazımmış. ilk önce kafasındaki "bu benim için önemli", "stresimi azaltıyor", "dikkatimi artırıyor", "alkol/çay/kahve içince canım çekiyor ne yapayım" gibi düşüncelerden kurtulup daha sonra sigarayı bırakmalı ki iki hafta ya da iki aya minik bir bahaneyle başlamasın. (bu düşüncelerden sigarasızken kurtulmak benim için çok zordu ya da) Başladığımdan son bıraktığım güne kadar toplamda en az elli defa bırakıp geri başladığımdan bu kadar emin konuşabiliyorum. Şimdi bakınca diyorum ki boşu boşuna kendimi üzmüşüm. Bırakmayı düşününce ne olursa olsun denemek lazım tabii ama başaramayınca da dünyanın sonu gibi kendini suçlamak her şeyi daha kötü hale getiriyor sadece.

Hayatta gerçekten çok büyük zevkler var ama her şey sigarayı bırakıp içmenize bağlı değil. Çevrede içmeyenlerin sürekli söylediği üzere dünyadaki tüm mutluluklar sigarasızlık üzerine kurulu da değil. Bırakacağım diye omuzlarınıza yük alıp streslenmek yerine, kendinize iyi davranınca her şey yavaş yavaş oluyor zaten.

Bu saatte cümle kurmak ne zor geliyormuş uykulu beynime.

sevgilisine playstation 5 alan kız

Ötekini kırmasına ne gerek vardı diye düşündürendir. Şekil yapacağım diye yaptıklarına bak insanların.

iyi kızdır, güzel kızdır, hoş kızdır da yani...

sutlemuz

Bir iki muhabbetimiz var diye hatırlıyorum iyi bir yazardır da o entry ne öyle bacım ya.

Bahsettiği konuya mağdur kalan insanlara da üzüldüm bir yandan, bir yandan da entrynin şiirselliğine güldüm. Ellerine sağlık.

Not: Kızlar, erkeklerden vazgeçme zamanınız gelmedi mi artık? Güzel yumuşacık koyunlarımızda mutluluğu bulmayalım mı?

sözlük yazarlarının itirafları

Bazen buraya gerçekten yazıp bunca entry arasında kaybolup gitsin istediğim bazı itiraflarım var ama yazamıyorum.

Yazıp okunmasın istemek de tuhaf bir hismiş.

vietra

Bu ara içinden çıkamadan sürekli dinlediğim dört şarkıdan birinin sahibidir.

Sesinle curselendim mi yoksa melekler tarafından kutsanıyor muyum bilmiyorum.

https://youtu.be/-OQdyN1Wf9A