bugün

sevdiği entry'ler

kitap alıntıları

"Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu; Oysa zaman yaşamın kendisiydi ve yaşamın yeri yürekti,
insanlar zamandan tasarruf ettikçe zaman azalıyordu."

anakin skywalker

çok fazla haksız ithama uğrayan star wars'ın baş karakteri. Burada yazılan bazı olumsuz yorumları görünmce kendisiyle ilgili pek dikkat edilmeyen bir hususa değinmek istedim.

Anakin, padawanları katledip sidious'un emri ile gittiği mustafar'da, ayrılıkçıları da temizledikten sonra dikkat edilmesi gereken bir sahne vardır orada. Anakin ağlamaktadır, çünkü kendi isteği ile sith olmamış adeta jedi konseyi tarafından sithliğe itilmiştir. Her ne kadar kibirli, kendini beğenmiş biri olsa da kötü birisi değildir. Jedi konseyi en büyük hatayı anakin ile obi-wan'ı uzun süre ayrı tutarak yapmışlardır. Çünkü episode 3'te de görüldüğü gibi anakin'i en iyi kontrol edebilen ve anakin'in kayıtsız şartsız bağlı olduğu, emirlerini sorgulamadığı tek kişi obi wan kenobi'dir. Jedi konseyi bu tarihi hatayı yaparak adeta palpatine'in ekmeğine yağ sürmüştür.

Mace Windu denyosundan hiç söz etmiyorum bile.

gecenin derinlerinden öyküler

Ne yapacağını bilemediği bir andı. O gölge görüntüsü ile göz göze gelmişti. Başka da hiçbir tarafı görünmüyordu sadece keskin bakışlı gözlerini görebiliyordu. Bu bakışma anlarında içinde tuhaf bir yavaş yavaş yükselmeye başlamıştı. Ruhunun her yerini saran bir his. Ürpertinin sonrasında oluşan korku hissi değildi daha farklı bir şeydi bu. Bir gücün varlığını hissediyordu. Ve bu hissin varlığı zirveye ulaştığında bakıştığı o gölgenin bakışlarında korku ile bir anda kaçtığını gördü.

Yavaş yavaş tekrar sakinleşmeye başlamıştı o gördüğü şey kaçtıktan sonra. Fakat aşırı yorgun hissetmişti kendini bir anda yine de karavanın çevresine bakabilmeye gücü yetti. Bir şey olmadığından emin olunca yine karavanın önüne gidip oturdu. Sabah olmasına gün doğumuna çok zaman kalmamıştı. Gözlerini zor açık tutuyordu ama kızlar uyanana kadar dayanmak istiyordu. Fakat gücü buna yetmedi bir süre sonra uykuya daldı.

Uyandığında ise kızlar çoktan uyanmış ve gölün tadına varıyordu bile. Dişi kurt da yanlarındaydı. Özgür esneyip gerinerek kendine gelmeye çalışırken elif ve Lara onun uyandığını görüp, daha uyanmasaydın uykucu diye takılıyorlardı. Ama ikisi de biliyordu ki gece boyu uyumamıştı özgür. O yüzden Özgür uyurken çoktan kahvaltı hazırlamışlardı ve öncesinde göle girmişlerdi. Özgür kahvaltıyi karavana girdiğinde görmüştü ve karavandan çıkıp ben uyurken hiç boş durmamışsınız harikasınız valla diyordu.

Kızlar da gölden çıkıp geldiğinde kahvaltıya oturdular. Bir ağacın gölün yanında gecenin aksine ormanın içinden gelen tatlı seslerle kahvaltılarını yapıyorlardı. Fakat Özgürde olan durgunluğun da farkındalardı. Özgür her ne kadar uykusuzluktan diye geçiştirse de kızlar bir şey olduğunu anlamıştı. Yine de yemiş gibi yapıp, elif Özgür'e o zaman bugün karavanın anahtarı ben de sen arkada dinlenmeye geçiyorsun dedi Özgür ağzını açmaya daha fırsat bulamadan Lara da eşlik ederek itiraz istemiyoruz dediler. Özgür bu güç karşısında geriye çekilmiş bir halde göründü. Lara ve elif bu görüntü karşısında gülmeden duramadılar tabi.

Lara ve Elif hem kahvaltıyı toplayıp hem de karavanı yolculuğa hazırlarken Özgür de gitmeden gölün tadına çıkarıyordu. Suya girmek biraz iyi gelmişti ona da ama aklında hala gece vardı. O gördüğü şeyin dışında gece o hissettiği güç neydi o takılmıştı aklına. Tadını daha fazla kaçırmadan aklındaki bu düşünceleri dağıttı sonrasında.

Elif ve Lara'nın keyfi yerindeydi. Akılları gece yaptıkları dansta ve o an hissettiklerindeydi. Büyülü bir an gibi gelmişti ikisine de ve gecenin sonundaki o uyku ise fazlasıyla tatmin edici bir his sunmuştu ikisine. Karavanın içinde de rahat durmuyorlardı. Her fırsatta ufak dokunuşlar, şaplaklar ve bakışmalar yaşanıyordu. En son tam yakınlaştıkları anda ise Özgür'ün sesini duydular ve elif Lara'ya istersen kapıyı kapatıp karavanla kaçalım Özgür'ü bırakalım dedi gülerek, Lara da fena fikir değil aslında dedi. Elif'in şaşırdığını görünce şapşal dedi gülerek ve bir öpücük kondurdu. Özgür içeri girdiğinde de Lara ne zaman gidiyoruz dedi Özgür' e elif ise nereye dedi, özgür ve Lara, sana sürpriz dedi. Elif her ne kadar ısrar etse arada şiddet uygulasa da neresi olduğunu öğrenemedi.

Özgür, şimdi çıkalım bir şey kalmadı dışarıda, her şeyi aldık, dişi kurt da burada, karavanda da her şey yerleri yerinde dedi. Elif o zaman sen arkaya anahtarlar ise bana dedi. Atlatmaya çalışma dedi Özgür'e. Özgür de anahtarları vermek zorunda kaldı ve arka tarafa geçti elif ve Lara ise önde yan yana oturdu. Elif bir yandan da heyecanlıydı ilk defa karavan kullanacaktı çünkü. Lara'ya dönüp gülümsedi ve içinden çok heyecanlı olacak dedi...

gecenin derinlerinden öyküler

Dansın yorgunluğu, içkinin gevşekliğinin etkisiyle olsa gerek bir süre sonra kumsala yan yana uzandı Lara ve Elif. Fısıltılarla konuşuyorlardi aralarında. Yavaşlayan fısıltılar sonrasında gözlerin kapanmasına dönüyordu yavaş yavaş. Birbirlerine sokulmaya harcadılar son enerjilerini de ve ay ışığının altında dinlendirici bir uykuya daldılar.

Özgür'e düşen ise bu gecenin bekçiliğini yapmaktı. Elindeki şarap şişesini bir kenara bırakıp kızların üstünü örtmeye gitti. Hava gittikçe serinleyecek gibiydi. Özgür kızların üstünü örtünce, kızlar sıcağın etkisiyle daha da gevşeyip birbirlerine iyice sarıldılar. Özgür bu hallerine gülümsemekle yetindi.

Tekrar şarap şişesine yönelmeden önce de içeriden bir sandalye alıp geldi ve sonra da şarap şişesini. Kızların yanında etrafı izleyerek vakti geçirmeye başladı. Biraz düşüncelere de daldı. Huzur verici bir manzara ve sessizlik varken, bir yandan bu sessizliğin ürkütücü yanları olduğunu da düşündü. Ve tabi karanlığın ürperten hislerini de es geçmiyordu.

Saatler ilerledikçe özgür de üşümeye başlamıştı, şarap da fayda etmiyordu artık ısınması için, kızların ise keyfi yerinde görünüyordu. Özgür hem biraz ısınmak hem de etrafa bakınmak için yürümeye başladı. Her şey yolunda görünüyordu. Gökyüzü açık, ay ışığıyla olabildiğince aydınlatıyordu bulundukları yeri, kızlar zaten dinlenme uykularındaydı kendi de gecenin en sessiz ve sakin saatlerinde bu anların keyfini çıkarıyordu.

Yürürken bir an kızlardan çok uzaklaştığını fark etti. Ne olur ne olmaz diyerek dönmeye karar verdi. Her şey güzel olsa da böcek filan illaki olur bir şey olmasın diye düşündü içinden. Ve kızların olduğu yere doğru yaklaştı.

Fakat o an tüm bedenindeki tüyleri diken diken yapan bir şey gördü. Daha önce evin orada gördüğünü sandığı şeyi tekrar görüyordu. Karavanın hemen diğer tarafında karanlıkta kalan noktada bir gölge gibi görünüyordu gördüğü şey...

gecenin derinlerinden öyküler

Tutku, basit bir kelime gibi görünüyor basit bir anlamı var gibi duruyor. Oysa, kendimi tanımaya başladığımdan bu yana hayatıma olan etkisini daha yeni yeni fark edebiliyorum. Elbette daha önce de varlığını hissedebiliyordum fakat göz önüne çıkması derinleşmesi yeni yeni denilebilir. Basit bir anlamı var gibi duruyor demiştim. Pek de öyle değil. Güçlü bir varlığa ve anlama sahip bir kelime aslında. ilginin sevginin zirve anlamını tasvir ediyor. En yüksek noktasını.

Benim gibi biri için bu çok önemli. Benim gibi biri ne demek buna da ufak bir değinelebilir. Bütün duyguları hissedebilen varlığını gören detaylarını izleyebilen ama bunlardan etkilenmesi hiç kolay olmayan insanlar demek. insanlara bunların az bir miktarı bile yeterken bende bir boşluk ifade ediyor etkisiz anlamsız. O yüzden tutku bende hem en dibi hem de en zirveyi temsil ediyor. Yani hem zaafın hem de en büyük gücün şeklinde bir duruma dönüyor.

Bu bir kitap okurken de bir yeri gezerken de bir konuyu araştırırken bir resime bakarken de aynı. Sevgiye dair aşka dair konularda da yine aynı. Bir şeye karşı tutkum gelişirse o şeye bütün benliğimle karışıyorum. Ve şunu söylemek gerekir ki müthiş bir yaşam enerjisi sağlar, tutku. Çevrenize yaydığınız enerjiden, konuşmanizdan anlar bunu çevrenizdekiler. Bunu neden anlattım, yazmak da benim için bir tutku ve bunu kelimelere dökmek de güzel bir his veriyor, hepsi bu kadar.

gecenin derinlerinden öyküler

Bir şeyler fısıldadı kulağına. Lara ise gülümseme ile gülme arası bir tepki verdi söylediklerine. O an Elif duştan çıkmış ve aşağıya inmişti. Özgür ve Lara'yı öyle görünce bir an suratı asılmıştı. Elif'in geldiğini fark ettiklerinde Özgür, ne zaman çıktın duştan, hadi hazırlan dedi. Lara da, karavanı tamir etmiş evin yakınında bekliyor diyerek üstünü değişmeye giderken Elif'i de sürükledi. Elif'e suratının neden asık olduğunda bir şey olmadı cevabını aldı. Elif biraz isteksiz biçimde hazırlanmıştı, Lara'nın zorlaması ile.

Özgür ise mahzenden bir şişe şarap ile şampanya alıp karavana koymuştu bile. Evin dışında onların gelmesini bekledi. Geldiklerinde ellerindeki ufak çantaları aldı. Elif'e neden yüzünün asık olduğunu sordu ama Elif'in cevabı yine aynı olmuştu. Karavana doğru yürüdüler. Özgür bindi önce sonra da elif ve Lara bindi. Tam kapıyı kapatacaklarken dişi kurtun geldiğini gördüler. Elif onu da aldı içeriye. Ve yola çıktılar.

Yol boyunca elif dişi kurt ile ilgilenip bir yandan da dışarıyı seyretti ve suratı asık olmaya devam etti. Ta ki Özgür'ün getirdiği o göle kadar. Orayı görünce tebessüm etmeye başlamıştı. Gölün olduğu yere kadar indiler. Ağaçların bitip kumsalın başladığı yere park etti karavanı Özgür. Lara'ya dönerek sana söylediğim şeyi getirsene diye seslendi. Lara keyifle getirmeye gitti. Döndüğünde üzerine mumları da konmuş bir pasta vardı ellerinde ve Elif'e doğru doğum günün kutlu olsun Özgür söyledi böyle de ufak bir şey yapmış dedi. Elif surat astığı için biraz utanmıştı ve kızarmıştı. Özgür ise gülerek karşılık vermiş ve o da böyle güzel bir yerde doğum gününü kutlamanın keyifli olacağını düşündüm dedi. Utangaç bir şekilde çok teşekkür ederim dedi Elif ikisine de ve mumları üfledi.

Özgür şampanyayı getirip, bu şişeyi de doğum günü kızı patlatsın bakalım diyerek Elif'e uzattı. Elif bir süre uğraştıktan sonra hem kendini hem de Lara ile Özgür'ü de biraz ıslatarak patlatmıştı. O anki hallerine güldüler. Ve sonra hadi bakalım kumsala bakın güneş batmak üzere dedi. Onlar çıktıktan sonra müzik aletini alıp geldi ve karavanın kapısının önüne oturup çalmaya başladı. Güneşin kızıla çalan rengi ikisinin üzerine vuruyordu. Müziğin hoş ritmini ruhlarında hisseden iki genç kız kendini notalara bırakıp dans etmeye başladılar. Özgür ise gülümseyerek onları izliyordu. Dans ederlerken bir yandan da ellerindeki şampanyayı yudumluyordu ikisi de. Danslarında sadece bakışmalar ve ruha etki eden görünmez dokunuşlar vardı. Bir ara özgür mola verip şarabını içerken müziğin kesildiğini bile fark etmediler. Dans ederken fark etmeseler de zaman geçmiş ve hava kararmıştı. Ay ışığı aydınlatmaya başlıyordu artık.

Ayın zarif ışığı iki genç kızın üzerine vururken, Özgür Lara'nın fotoğraf makinesini aldı içeriden. Ve kapının önüne oturup makineyi ayarladı. Lara ve elif birbirine sarılmış yavaş tonda sallanırlarken Özgür'e doğru doğru döndüler yüzlerinde gülümsemelerle özgür ise bu anı kaçırmadı ve güzel manzara eşliğinde bu iki genç kızın fotoğrafını çekti. Üzerlerine ay ışığı düşerken ve arkalarında ayın aydınlattığı göl varken yüzlerindeki sakinlik keyif mutluluk dolu tebessümün eşlik ettiği bir an. Özgür de şaraptan bir yudum alıp güzel bir doğum günü oldu dedi ve onların gülümsemelerine eşlik eden bir gülümseme kondurdu yüzüne...

gecenin derinlerinden öyküler

Bu uzun gecenin ardından herkes sabaha karşı uyuyabilmişti. Gecenin yorgunluğunu da üstlerinden atmışlardı. Özgür sabah elif ve Lara'dan önce uyanıp kahvaltı hazırlamıştı onlar için. Sonra da dışarıyı izlemişti biraz. Çok güzel görünüyordu evin içinden doğanın manzarası.

Evin içine dönüp hala uyanmadiklarini görünce aklına ufak bir gıcıklık geldi. Mutfaktan yarım bardak su alıp geldi. Koltukta birbirine sarılıp uyuyakalmis olan Lara ve Elif'in yüzlerine hafifçe döktü. ikisi de sıçrayarak uyandı. Karşılarında elinde bardak ile Özgür'ü görünce hafif bir sinirlenme yaşandı. Sonrasında ufak çaplı bir hırpalanma da eşlik etti. Sonunda ise Özgür kahvaltı hazırladığını söyleyince vay be dediler ve güldüler, boşuna hırpaladık dediler.

Kahvaltılarıni yaparken Özgür evde hiç tamir malzemesi olup olmadığını sordu Lara'ya. Depoya bakmasını orada olabileceğini söyledi. Özgür Lara'dan deponun anahtarını alıp indi ve girişte buldu aletleri. Eve dönüp Lara ve Elif'e haber verdikten sonra karavana döndü. Yolu şimdi artık az çok biliyordu, kaybolsa da bulabilirdi yolunu. Elif ve Lara'da evde yine bir başlarına kalmıştı. Ve salonda koltuğun üstünde çoktan Lara'nın kucağına çıkmış tatlı ve sakince öpüşmeye başlamışlardı. Huzur sakinlik ve dinlendirici dokunuşlar da eşlik ediyordu.

Özgür ise karavana gelmiş her yerine iyice bakıyor ve tekrar tekrar çalıştırmayı deniyordu. Bir saat belki iki saat uğraştı ama en sonunda çalıştırmayı başardı. Fakat bir sorun vardı karavanı evin oraya nasıl götürecekti? Bir yol görmemişti çünkü. Karavana atlayıp yolda ilerlemeye başladı hem geldiği yöne doğru hem de gittiği yöne doğru çünkü dikkat etmemişti yanlara sapan bir yol var mı diye. Birkaç patikamsı yol görse de aracın girmesi mümkün değildi oraya. Ararken sonunds bir yer buldu. Biraz tepe bir yere çıkıyordu ama yolun bir tarafı da evin olduğu yere doğru gidiyordu. Tepeden o ev görülebiliyordu çünkü. Dahası bu tepe yerin ilerisinde çok güzel bir göl vardı. Büyükçe bir göl hem de. Ufak da bir kumsalı var gibi görünüyordu. Özgür karavanın içerisinde ufak bir hazırlık yaptı ve sonra eve doğru yola koyuldu.

Eve doğru giden yol eve bir 100 200 metre kala ağaçlarla kapalıydı. O yüzden Özgür biraz uzağa bırakıp eve döndü. Ama ne olduğunu çözemediği bir şey evin içini izliyordu evin yan tarafında. Özgür giriş kapısının önüne geldiğinde ise gördüğü şey çoktan gitmişti. Anlam veremedi. Ama kızları da korkutmamak için onlara söylememeye karar verdi. Kapıyı çaldı açan Lara olmuştu. Elif nerede diye sordu özgür, yukarıda duş alıyor diyince, Özgür Lara'yı kenara doğru çekip kapıyı sessizce kapattı. Ve Lara'ya dönüp kulağına doğru eğildi...

gecenin derinlerinden öyküler

Özgür! Büyük bir şaşkınlıkla ağzından dökülür bu isim Elif'in. O kadar uzun zamandır görmemişti ki onu. fakat Özgür'ün hali pek de iyi değildi. Yorgun ve yıpranmış görünüyordu. Elbette gördüğü anın şaşkınlığı da vardi üzerinde Özgür'ün. Özgür dışında bir çift göz daha vardı. Dişi kurt da Özgür'ün yanındaydı.

Elif ilk şaşkınlığından sonra hemen toparlanmıtı keza Lara da öyle. Lara şaşkın şaşkın izlemeye de devam ediyordu çünkü bu gelen kişiyi tanımıyordu. Ama Elif'in yardım et sesini duyunca o da yerinden kalktı. ikisi Özgür'ün iki yanından koluna girip onu koltuğa kadar götürdüler.

Üç kişi şaşkın şaşkın birbirine bakıyordu. Ve o üç kişiye de bakan bir dişi kurt vardı yanlarında. Özgür anlatmaya başladı başından geçenleri.

- bir geziye bir keşife çıkmıştım karavanla. Bu yakınlarda da güzel bir manzaraya karşı yine durmuştum. Gece geçtikten sonra hareket ediyim dedim. Bir süre daha yol gittikten sonra motordan sesler gelmeye başladı bir kenara çektim ben de öyle olunca. Fakat bir sorun göremedim motorda. Araca girip tekrar çalıştırmaya kalktığımda ise çalışmadığını gördüm. Bir gün iki gün bekledim ama hiçbir araç da geçmedi (elif bu sırada gülümser özgür neden olduğunu sorunca aynısı benim başımdan da geçti der. Özgür önce şaşırır sonra o da güler). Ben de yanıma biraz yiyecek ve içecek alıp ormanin içinde belki birileri yaşıyordur diye girdim. Aldığım şeyler bir süre sonra bitti. Ormanın içinde kayboldum. Sürekli aynı yerlerde dönüp durdum. En sonunda dişi kurta denk geldim ilk başta temkinli yaklaştım. Ama yanıma gelip hiçbir şey yapmayınca ben de biraz sevdim onu. Sonra da beni takip et dercesine önümden yürüdü ve en sonunda bu eve kadar getirdi beni. Evi gördüğümde biraz rahatladım fakat yine de temkinli davranıp evin etrafında biraz gezindim, keşif yaptım da denebilir. En sonunda da işte mutfak tarafındaki kapının açık olduğunu fark edince içeri girdim.

Elif ve Lara o an rahat bir nefes aldılar. Akşamki izlerin nedeni belli olmuştu. Korkacak bir şey yoktu. Onların neden rahatladıgini öğrenince Özgür önce güldü sonra da kusura bakmayın dedi biraz sapık gibi davranmışım. Elif ve Lara da gülüp önemli değil biz de her yeri kapadık sanmışız dediler.

Lara, ben sana boş bir oda gösteriyim diyerek yukarıya çıkardı Özgür'ü. Fakat verebilecek yeni bir kıyafetimiz yok dedi doğal olarak. Özgür sorun değil çantamda vardı diyerek çantasından temiz bir iki parça kıyafetini aldı. Çantayı odaya koydu ve banyoya doğru yol aldı. Lara ise aşağıya Elif'in yanına indi.

Elif Özgür'ün kim olduğunu anlattı Lara'ya, ne kadar zamandır görüşmediklerini de. Burada olmasına ve bu eve kadar denk gelmelerine da şaşırdığını söyledi. Lara, senin için bu kadar güvenilir biriyse sorun yok o zaman dedi ve dudaklarına bir öpücük kondurdu Elif'in. Özgür ise duşunu alıp kıyafetini değiştirmiş zorlu ve yorucu birkaç günün yorgunluğunu atıyordu yatakta. Çoktan uykuya dalmıştı.

ünide 5 yıl sevgilisiyle aynı evde kalmış kız

Ünide 5 yıl sevgilisiyle aynı evde kalmış adamın kadın versiyonudur.

Erkek, sevgilisi olan kadın ile ne kadar seks yaptıysa kadın da matematik olarak o kadar seks yapmıştır onunla, eşit derecede yıpranmış ve de değersizleşmişlerdir(!) çetele tutuluyorsa bu şekilde tutulsun da bu hakkı hangi amk veriyor size?

Bir de "yıkılmak" denmiş
bir kadın seks yaptığı adamla ömür boyu yaşamak zorunda mı? Kadın istemiyor, velev ki adam da istemiyor? Siz kadının ahlakını azaltacaksiniz diye bu çift beraber zulüm çekmek zorunda mı?

Götümü yersiniz.

sedat peker i ciddiye almak

görsel

"Biz hepimiz aileyiz, her suçta beraberiz"

Ciddiye almayanlar da çıksın, yalan olduğunu açıklasın. Öyle klavye başında atıp tutmakla olmuyor bu işler.
Doğru iş yapan insanların mafya babası ile ne işi olur Allah'ını seversen?
Filanca diyor, sonra birini arıyor, konuşmayı yayınlıyor. Yayınlamasa ve bu kişi ile konuştuk böyle dedi dese o insanlar Peker'i yalanlamaz mıydı? Her şey bozulmuş, tuz kokmuş, toplum en tepesine kadar çürümüş.
istediğiniz kadar bir zamanlar beraber iş çevirdiğiniz insanı yalanlayın. Araştırınca bokluk tüm kokusuyla ortaya çıkıyor mu, çıkıyor. O zaman bik bik yapmayı bırakın. Takke düştü artık. Buradan dönüş olmaz.
Vatanına milletine ihanet edenlerle devam etmek isteyen gitsin belasını başka yerde bulsun. Salak yerine koymayın artık bizi. Yeter!

Evet, ciddiye alıyorum söylediklerini. Çünkü akla mantığa uygun anlatıyor. Birileri gibi milleti salak yerine koyan açıklamalar yapmıyor. Söylediklerini yalanlayan bir tane daşaklı biri çıktı mı? E ama mafya diyorsun. Kardeşim yüksek makamdaki kişilere biz mi dedik git mafya ile iş tut diye? Güç zehirlenmesi budur. Herkese, her şeye gücünün yeteceğini sanırsın. Ama yetmeyeceğini anlarsın.

gecenin derinlerinden öyküler

Elif elini Lara'nın kadınlığına götürdüğünde koynundaki kadının o an nasıl hisler içinde olduğunu çok net anlıyordu. Bir yandan ise Lara Elif'in dudaklarını sertçe yiyordu adeta. Ve buna minik ısırıklar da eşlik ediyordu. Elif'in eli hızlandıkça Lara'nın bedeni daha da kıvranıyor ve Elif'in koynuna sokuluyordu.

Elif bu andan tuhaf bir haz almıştı. Onun böyle koynunda kivranışı kendini bırakışı vahşiliği ona böyle hükmediyor oluşu derin bir haz vermişti. Lara ise Elif'in büyülü parmakları nedeniyle zihnindeki şimşeklerle meşguldü. Öyle farklı bir his veriyordu ki dokunuşu hiç böyle hissetmediğine emindi.

Zor da olsa bir an Elif'in elini tuttu ve öne doğru yöneldi sonra Elif'e dönüp kendi sularıyla bulanmış parmağını gözlerinin içine bakarak emdi emdi emdi. Ve Elif'in dudaklarına hem masum hem yaramazca bir öpücük kondurdu ve çekildi. Elif elektrik çarpmış gibi hissetti bu öpücüğü karşısında. Ve bir anda gel buraya diyerek Lara'yı kucağına çekmişti Lara da bacaklarını beline dolayarak veriyordu. Büyük bir özlem büyük bir açlıktan sonrasındalar gibi birbirlerinin dudakları ile arzularını doyuruyorlardı. Lara Elif'in kadınlığına elini atmış Elif ise elini Lara'nın kalçaları ve arkadaki saklı hazinesine atmıştı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak dudaklarıyla elleriyle hazzın şehvetin vahşiliğin tutkunun sevginin nirvanasına çıkıyorlardı.

Bir an dudakları ayrıldı ama parmakları bedenleri o anda da durmadı. Kiysserkerini çıkarmaya bile gerek duymadılar. Ve o an Lara'nın dudaklarında iniltiyle nefes nefese kalmış bir ses tonu ile beraber, daha önce böyle bir şey yaşamadım ahh dokunuşların bedenimin sınırlarını aşıyor sana karşı koyamıyorum çok farklı bir şey bu. Zevkten hazdan daha fazlası. Elif'in kalbi deli gibi çarpmaya başladı onun sözlerini duyunca ve Lara'ya elini kalbime götür bak nasıl deli gibi çarpmaya başladı seni görünce sana dokununca bedenim heyecandan deliye dönüyor diyordu kısık kısık inlerken.

Elif'in bu sözlerinden sonra anlık bir sessizliğe büründü ikisi de. Dudakları birbirlerinin kulağına yaklaştı yavaşça. Elleri sakinleşti ikisinin de sakın dokunuşlara bıraktılar vahşilik yerini. Ama bu dokunuşlar dahi birbirlerinin nefesini kesmeye yetiyordu. Ve birbirlerinin kulağına fısıldıyorlardı. Zihinleri bedenleri iş birliği yapmışçasına. Çok farklı şeyler var içimde sana karşı. Tarifini yapamadığım adını koyamadığım ama yanındayken her an hissettiğim. Tatlı delidolu bir heyecan kalbi yerinden çıkarırcasına. Ve iniltileri daha da yükselirken birbirlerinin kulağına ah ah ah ben, ben seni ah, seni s...

O an bir ses duyarlar ve kafalarını çevirip baktığında bir çift gözün onları izlediğini görürler. Tanıdık bir çift göz...

gecenin derinlerinden öyküler

Biraz tedirgin biraz korkulu bir şekilde salona geçtiler. Salona geçmeden önce evin her yerine baktılar. Açık bir yer ya da dışarıdan birinin girebileceği bir yer kalmadığından emin oldular. Salona geçtikten sonra biraz da ürkmemek için sohbet etmeye çalışıyorlardı. Ama tedirgin ruh hallerinin farkındalardı. Konuşurlarken bile gözleri hep etrafa bakıyorlardı. Kulakları ise en ufak tıkırtıya dahi açık bir haldeydi.

Saatler ilerlerken biraz da dinlenmek için bir Lara uyuyor bir Elif uyuyordu. ikisi de biraz olsun dinlenebiliyordu bu sayede. Bir görüntü ya da bir ses duymamışlardı birkaç saat geçmesine rağmen. Bu sayede biraz daha sakinlebilmişlerdi. Tedirginlikleri de azalmıştı. Hatta, bir hayvanın izidir belki izler tam belli olmuyordu diye fikir de yürüttüler.

Uyuma sırası Elif'in olduğu bir saatte biraz erkenden uyanmıştı. Lara nerede diye bakınıyordu. Bir an göremeyince tedirgin olmuştu. Ama şöminenin olduğu tarafa bakınca yerde oturup bilgisayarda bir şeyler yaptığını gördü. Biraz daha yaklaşıp neler yaptığına bakmaya çalışıyordu. Bir yandan ise sessizce yürüyerek hafifçe korkutma peşindeydi. Ve iyice yaklaştığı bir an Lara'ya arkasından sarılıp hey ne yapıyorsun bakalım burada derken Lara cidden korkmuştu. Bilgisayarı az kalsın kucağından düşürecekti. Tam sövecek bir ruh haline gelmişken geceki bu tedirgin ruh halini atınca kendini koyverdi ve gülmeye başladı Elif'e takılarak.

Gülüşme anlarından sonra Elif Lara'nın arkasında bacakları ile onu sarmış bir şekilde başı Lara'nın omzunda oturuyor ve Lara'nın neye baktığına bakıyordu. Tatlı çizimleri olan bir comic okuduğunu gördüğünde onun da ilgisini çekmişti. Lara da bunu fark etmiş ilgini çekti galiba diyordu gülerek. Elif ise devamı var mı diye soruyordu. Ve devamını okumaya da devam ettiler. Devamında bunun erotik tarzda bir comic olduğunu da gördüler. Ve çizimleri gördükçe ikisi gece yaşadıkları o tedirgin ruh halinin unutmuş yerine heyecanlı ruh hallerini koymuştu.

Çizimler daha da cesur hale geldikçe Elif'in ve Lara'nın nefes akışı da değişmeye başlamıştı. Özelikle de Lara Elif'in baskısını arkasında hissettikçe yine tuhaf hisler yaşamaya başlamıştı. Elif ise içindeki hisleri vücudunu Lara'ya daha da bastırarak gösteriyordu.

Bir an Elif dudaklarını Lara'nın boynuna yönlendirip dokundu ve elleri Lara'nın göğüslerine doğru harekete geçti. Lara o an başını geriye Elif'in koynuna doğru bırakıp ellerini izin verdi ve kendi elleri de Elif'in tenine doğru yöneldi ve okşamaya başladı. Elif Lara'nın ellerini hissedince dudaklarını Lara'nın dudakları ile buluşturdu ve ikisinin bedeninde de kıvılcımlar yanmaya başladı. Elleri de dudaklarının şehvetli dansına eşlik eder gibi tutku ile okşuyordu bedenlerini. Hem Elif hem Lara. ikisinin aklından geçen tek bir düşünce vardı artık. Bu gece gerçekten uzun olacaktı...

gecenin derinlerinden öyküler

Gecenin yorgunluğunu uyandıkları anda da yaşıyorlardı. Hava da onlar gibi sakin bir hâl almıştı bu sabah. Güneş tamamiyle açmasa da rüzgâr hafif hafif eser hâle gelmiş yağmur da dinmişti. Büyülü ve yoğun geçen geceden sonra ikisinin de dudaklarına utangaç bir tebessüm hakim olmuştu. Gece yaşananları konuşmaktan ikisi de çekiniyordu utangaçlığın yanında. Basit hislerle yaşanan tutkulu bir an değildi çok daha farklı yoğunluklar yaşanmıştı.

Sessizliği bozan ise Lara oluyordu, böyle bakışmak çok güzel ama birimizin karnımızı doyurmamiz için yemek hazırlaması gerekiyor diyip yerden kalkıyordu. Sonra da elini Elif'e uzatıp onu da kaldırıyordu. Kaldırırken birbirine çok yakın mesafeye gelseler de bir öpücük ya da başka bir şey yaşanmıyordu. Fakat içleri ise davranışları ile aynı fikirde değillerdi. Onlar o kısa anda bile heyecanı aralarındaki birbirini çarpan elektriği hissetmişlerdi.

Her ne kadar öğlene doğru geliyor olsa da vakit, kahvaltılarıni yapacaklardı. Elif, burada dinlendiğimi hissedebiliyorum, şehrin kalabaklığından gürültüsünden o kadar bunalmıştım ki motorumla nereye gittiğime bakmadan sürmüştüm sadece dedi. Yolun sonunun buraya çıkacağını bilmeden diye ekledi. Lara, kazaya sevinmeliyim galiba o zaman diyordu. Yoksa bu yoldan geçip gidecektin belki de kaybolacaktın dedi. Elif, Lara' nın elini tutup şaşkınlığı hala yaşasam da ben de sevinmeliyim burada olduğuma diyordu.

Kahvaltılarına ve sohbetlerine devam ederlerken evin dışından bir ses duydular. ilk başta dişi kurtun olabileceğini düşünüp önemsemediler. Bir şeyi devirmiştir diye düşündüler. Yemeklerine bitirip kaldırdıkları sırada dişi kurt içeri girince, sen mi yaptın gürültüyü diyip sevdiler onu. Fakat tam mutfaktan çıktıkları sırada yine bir ses duydular. Bu sefer pencereden bakmaya karar verdiler.

Görünürde kimse yoktu. Her şey de normal görünüyordu. Ama bir ses duyduklarına ikisi de emindi. Bir yandan tedirgin oldukları için ikisi de dışarı çıkıp bakmak istemiyordu. Bir süre daha dışarı baktıktan sonra bize öyle geldi herhalde diyerek yapılacak işlere döndüler. Tabi akıllarında dışarıdaki o sese takılı kalarak.

Günlük işleri hallettikten sonra hava kararmaya yakın, salonda şöminenin karşısında oturuyorlardı. Lara' nın aklına bilgisayarı olduğu günler sonra aklına gelmiş ve onu getirmişti salona. Elif'e daha önce çektiği fotoğrafları gösteriyordu. Elif de minik bir hayranlıkla bakıyordu onlara, gerçekten güzel çekimlerdi. Lara'ya da takılmadan geçmiyordu, demek benim fotoğraflarımı profesyonel biri çekmiş, anlamaliydim diyordu gülerek. Lara ise minik bir utangaçlıkla onun gülüşüne eşlik ediyordu.

Tam bu anlarda yine ses duydular. Bu sefer tedirgin halleri yoktu aksine ikisi de eline alabileceği birer silahı aldı. Bu sefer kapıdan bakmaya karar verdiler. Dışarısının ışığını yakınca kimseyi görmediler fakat onları daha tedirgin eden yarı silinmiş ayak izino gördüler. Şaşkınlıkla birbirlerine bakıp kapıyı hemen kapadılar. Kim ya da ney olabilirdi bu izlerin sahibi. Kendilerinin olmadığından emindiler çünkü. Anlaşılan uzun bir gece olacaktı...

gecenin derinlerinden öyküler

Lara dudaklarını çekip Elif'in kucağında oturur bir pozisyonda ona bakarak üstündeki elbiseyi çıkarıp bir kenara atıp Elif'e eğildi. Kulağına üstünde kalan tek şey olan külodunu onun dudakları ile dişleri ile çıkarıp çıkaramayacağını sordu. Elif'in cevabı ise Lara'nın boynuna kondurdugu bir öpücük oldu. Lara yavaşça Elif'in dudaklarının hizasına doğru çıktı. Elif başını hafifçe kaldırıp dudaklarıyla önce tenini okşadı sonra ise dişleriyle Lara'nın külodunu aşağıya doğru indirmeye başladı. Tam kalçalarından aşağıya indirmişken Lara, elif! Diye seslendi. elif dişlerini onun külodundan çekip ona bakacakken Lara Elif'in hiç beklemediği bir şeyi yapıyordu. Kadınlığını tam onun dudaklarına denk getirip yüzüne yasladı ve yavaşça kadınlığının dudaklarını Elif'in dudaklarına sürtmeye başladı. Bunu yaptığına kendi de inanamıyordu. Ama içinde çakan şimşekler bir haz yolculuğuna çıkarıyordu onu. Elif ilk başta şaşkınlıktan donup kalsa da kendine geldiğinde dilini Lara'nın kadınlığının dudaklarında okşarcasına dolaştırıyordu. Bazen de dudaklarıyla kadınlığının dudaklarını sertçe emiyordu ona ceza vermek istercesine. Lara ise bundan zevk duyuyordu ve bazen Elif'in dudaklarına sertçe bastırıyordu kendini. Lara yorulup kendini çektiğinde sularının Elif'in yüzünde dudaklarında olduğunu görünce önce güldü elif eşlik etti buna ve sonra dudaklarına masum bir öpücük kondurdu Elif'in elif ise Lara'nın yanağını hafifçe okşadı eliyle.

içlerindeki ateş yanmaya devam etse de bir an dinlenmek istediler. Çırılçıplak bedenleri ile birbirini sardılar. Büyülenmişçesine birbirlerini izlediler. Dudakları tekrar tekrar buluştu. Ama hepsi de masum öpücükler için. Elleri tenlerini sakinlik dolu hislerle donatarak okşadı. Ve bu sakinlik anını bozan ise elif oluyordu. Sırtüstü uzanan Lara'nın yanında dirseğinin üzerine kalktı ve boştaki elini Lara'nın teninde gezdirmeye başladı. Elif'in her ilerleyişi Lara'nın ürpermesine neden oluyordu. Bedeni kasılıyordu. Ve Elif'in eli Lara'nın kadınlığının dudaklarına geldiğinde Lara meraklı heyecanlı bakışlarını Elif'e doğru çeviriyordu. Elif gülümseyerek parmaklarını Lara'nın kadınlığının dudaklarında gezintiye çıkarıyor ve yavaş yavaş narince okşuyordu. Okşarken parmağını bastırıyor bazen de hafifçe içeri doğru itip çekiyordu. Elif Lara'nın kadınlığını okşadıkça ıslanması daha da artıyordu Lara'nın. Benzer durum elif içinde geçerliydi Lara'ya fark ettirmese de. Lara yavaş yavaş zevkten kendinden geçmeye başlamıştı. Kısık kısık inlemeler kasılan bedeni. Elif bunu gördükçe onu daha da zorluyordu. Ve en sonunda Lara inlemelerinin arasında Elif'e seni içimde hissetmek istiyorum diye inliyordu gözleri kapalı. Elif için fazlasıyla kışkırtıcı bir andı bu. içindeki sapık tekrar Günyüzüne çıkıyordu. Ve parmakları yavaşça Lara'nın içine doğru kayıyordu. Lara, ah evet evet diye kısık kısık inliyordu. Elif parmakları ile yavaş yavaş git gele başlamıştı. işte şimdi Lara'nın bedeninde şimşekler her saniye çakıyordu. Lara'nın inlemelerinin derinleşmesi bedenindeki kasılmalar kadınlığının ıslaklığı ve içinde gidip gelmenin verdiği haz. Elif bunların hepsinin karşısında derin derin nefes almaya başlamıştı. Yutkunuyordu. Ve kontrolünden çıkıp vahşice Lara'nın memelerine yumuldu. Onları emiyor ısırıyor yalıyor öpüyordu. Parmakları ise Lara'nın içinde gidip gelmeye devam ediyordu. Lara artık kendini tamamen anın zevkine ve Elif'in ellerine teslim etmişti. elleri Elif'in saçında geziniyordu sadece buna güç bulabiliyordu o an.

Elif'in parmakları bir süre sonra yavaşlamaya başladı ve sonra da parmaklarını çekti ve kendi de çekildi geriye. Lara'ya bakıyordu, Lara da ona. ikisi de nefes nefese kalmış bir haldeydi. Lara niye yarım bıraktın dercesine bakıyordu. Sitem ediyordu ona sanki. Elif ise parmaklarını Lara'nın dudaklarından içeriye sokup tadına baksana diyerek gülüyor ve süs diyordu adeta. Lara Elif'in gözlerine bakıp onu kışkırtırcasına emmişti kendi sularını.

Bu kışkırtmanın bir karşılığı olmalı diye düşünüyordu elif. Ve sen çok yaramaz bir kızsın diyerek önce Lara'nın dudaklarına doğru eğilip kadınlığını onun dudaklarına bırakıyor sonra kendi de eğilip onun kadınlığının tadına bir daha bakmak istiyordu. Lara da artık Elif'e ayak uydurup içindeki o sapık karakteri ortaya çıkarmıştı. Ve Elif'in kadınlığının dudaklarını iştahla yalıyordu ve parmakları yerine dili ile Elif'in içlerine ulaşıyordu. Elif bu yüzden kıvranıyor ve Lara'nın kadınlığına dokunamıyordu. Aldığı zevk bunu izin vermiyordu. Ama sonrasında kendini tamamen bırakıp Lara'nın kadınlığına dudaklarını mühürlüyordu. Ne hızlı ne yavaş öyle bir uyumları vardı ki dans ediyorlardı sanki. Ateşin önündeki görüntüleri gölgelerinin yansıması tam olarak buydu. Ve yaramazdı ikisi de. Lara Elif'in kalçalarına bazen ufak şaplaklar atıyor ve sıkıyordu. Elif ise buna karşılık lara'yı emerken parmağı ile kalçalarının arasındaki büyülü girişe dokunuşlar yapıyordu. Bazen hafifçe itiyordu da o anlarda Lara hayır hayır olmaz diyordu ama bir yandan da inleyerek.

Elif biraz yorulduğunu hissedince Lara'nın üzerinden kalktı. Ufak bir öpüşme seansı da istemiş olabilir tabi. Yerinden kalkıp Lara'nın dudaklarına yumulması bunu düşündürüyordu. Tutku ile bağlı gibilerdi öpüşürken. Gözleri gözlerini süzüyor elleri saçlarında geziniyor dudakları ise narin dokunuşlarla okşuyordu birbirlerini. Gecenin yarısını çoktan geçmişlerdi. Dışardaki şimşekler bile güçlerinin bu iki kadına yetmeyeceğini anlayınca kesmişlerdi seslerini. Elif Lara'nın bacaklarını iki yana açıyordu seanstan sonra ve iki bacağınin arasına kendi giriyordu. Sırılsıklam olmuş bacak araları alev gibiydi. Ve bu iki ateş parçası birleşirken büyük bir yangının başlangıcina neden oluyordu. Birbirlerine surterlerkrn kıvılcımlar çıkıyordu suları bir şelale halini almıştı. inlemeleri gecenin sessizliğini büyük gürültülerle bozuyordu. ikisi de kendilerini birbirlerine teslim etmiş ruhlarını zihinlerini de katarak bir bütün haline gelmek istercesine kavuşmuştu tenleri. Büyük patlamanın bir benzeri olacak gibiydi. Çünkü ikisi de inleyerek seni istiyorum seni içimde istiyorum diye inliyordu.

Elif bacak arasından çıkıp yanına dirseğinin üzerine durdu Lara da benzer bir pozisyonu aldı. Ve parmakları birbirlerinin kadınlığından içeriye çok kolay bir şekilde kaydı. Kontrolden çıkmıçasına parmakları sert hızlı vahşice gidip geliyordu. Birbirlerinin nefeslerini boyunlarında hissedecek kadar yakınlardı ve gözleri de birbirlerine kitlenmişti. Terden sırılsıklam hale gelmişlerdi. içlerindeki tutku şehvet ve tuhaf duygular zirve yapmıştı. Nefes alışları hiç olmadı kadar hızlıydı ve derindendi inlemeleri bir çığlık seviyesine yakındı. Şöminenin ateşi de onlara ayak uydurmak istercesine yükseliyordu. Ve ikisinden de derinden gelen bir inleme bir çığlık duyuldu ah ah şeklinde. Ve ikisi de yere yığıldı. Nefes nefese kalmış bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Ve bu anda da boşalmaya devam ediyordu bedenleri. Sularını akıtıyordu. ikisinin de bedeni karıncalanmış gibiydi o çığlık anındaki kasılmalar nedeniyle. şöminenin ateşi de artık normale dönmüştü. Gecenin sessizliği de yine ortaya çıkmıştı. Yağmur bile sakinleşmişti. Lara ve elif ise sadece birbirlerine bakarak sessizce anlaşıyorlardı. Çünkü tüm güçleri bitmişti. Birbirlerinin bedenine karışmışlardı artık. Ve son güçleri ile birbirlerine birer öpücük kondurup sarılarak kendilerini dinlenmek için geceye teslim ediyorlardı. Sarhoş bir kafayla. Ama bu neyin sarhoşluğuydu peki? Büyülü bu gecede saklı bunun cevabı.

Şöminenin ateşinde çıkan sesler ve dingin yağmurun sesi iki yorgun bedeni uykuya teslim ettiler.

Okuyucu ne hissedecekti acaba? Bir merak.

gecenin derinlerinden öyküler

lara anın etkisiyle bu cümleye gülüp elif'in dudaklarına kondurdugu hızlı bir öpücükle karşılık vermişti. ve hâlâ utangaç heyecanlı hâli devam ediyordu. elif'i uzandığı yerden izlerken elif ayağa kalkıp ayaklarını lara'nın iki yanına koyup karşısında soyunuyordu. lara'nın yutkunduğu an oluyordu bu. çünkü şöminenin ateşi elif'in bedenini bütün hatlarıyla gözünün önüne seriyordu. kızıla çalan bir renge büründüyordu tenini. elif o an onun nasıl büyülendiğinin farkındaydı ve lara'nın kucağına oturdu çırılçıplak teniyle.

lara'nın ellerini tutup kendi bedeninin üstüne getirdi. ve onun elleriyle kendi tenini okşamaya başladı. sanki lara'nın zihnini ele geçirmiş gibiydi, lara hiçbir şekilde karşı koymuyordu. aksine elif'in bu hareketi onu biraz cesaretlendirmişti. elleri hala elif'in kontrolünde olsa da parmaklarını bastırarak daha çok hissetmek istiyordu elif'in tenini. elif'in belinin her iki yanını okşuyor bir aşağı bir yukarı çıkıyordu. elif'in kalçalarına doğru inmek istediğinde ise kontrolü elif alıp ellerini yukarı çekiyordu, yüzünde müdür bir tebessüm lara ile oyun oynuyordu adeta.

fakat bir şeyden habersizdi. lara'nın içindeki arzular git gide büyüyordu. bundan habersiz bu oyununu sürdürürken lara elleriyle elif'in belini kavrayıp yerinden yükseldi ve başını elif'in göğsüne doğru yasladı. elif'in zihninde ve teninde şimşekler çakıyordu. dışardaki şimşekler bile onun içindekiler kadar güçlü ve yoğun olamazdı. Beyninin uyuştuğunu bedeninin ise rengarenk bir canlılığa kavuştuğunu hissettiği andı.

Lara belki de Elif'i ilk gördüğü onun tenine ilk dokunduğu anlardan beri içinde sakladığı yapmak istediği şeyi yapıyordu. Elif'in teninde gizemli bir keşfe çıkıyordu. Dudakları Elif'in iki memesinin arasında ufak öpücüklerle hem keşfe çıkıyor hem de teninin sıcaklığını dudaklarından kendi bedenine aktarıyordu. Ve teninin kokusunu en derinlerine kadar çekiyordu. Elleri ise dudaklarının aksine sadece belini kavramış sakince okşuyordu.

Elif kontrolü ele almak istiyordu. Fakat Lara'nın dudaklarının her hareketi sanki onun ellerini bedenimi bağlayan birer düğüme dönüşüyordu. elleri sadece Lara'nın saçlarına gidip onları okşamak ara ara da oyununu bozan bu kıza ceza vermek için çekiyordu saçlarını. Lara sakince Elif'in iki memesinin yanlarını öpüp dudaklarıyla okşarken Elif'in bu cezalarının intikamını çok fena bir şekilde alacağını zihninden geçiriyordu.

Elif'in saçını çektiği bir anda dişleri ile Elif'in bir meme ucunu hafif sertlikte ısırdı. Elif'in dudaklarından bir ah sesi duyuldu. Lara gözlerini hafifçe yukarıya dikti Elif'e bakmak için. Anlık bir bakışma oldu aralarında. Lara sen kaşındın dercesine bir bakış attı Elif ise gayet anlamlı bir gülümseme ile sen görürsün diye bir bakış attı. Ve bu bakışma yaşanırken Elif'in memesi Lara'nın dudakları arasındaydı. Ve Lara sanki kıyamıyorcasına Elif'in memesinin ucunu dudaklarıyla emerek iyileştirmeye çalışıyordu. Bununla yetinmiyor diğer memesini de dudaklarıyla buluşturuyordu. Elif ise gözlerini kapamış kendini o ana kaptırmış Lara'nın arzuları arasında kaybolmuştu.

Ta ki Lara dudaklarını yavaş yavaş boynuna doğru çıkarana kadar. O an kendine gelmişti. Ve elif de dudaklarını Lara'nın boynuna yapıştırmıştı. Arzuları şehvetleri birbirine karışmış bir halde kokuları birbirlerini sarhoş etmiş bir halde birbirlerinin boynunda birbirlerine dair derin bir iz bırakıyorlardı. Kırmızılık ile morluk arasında bir renge sahip olan bir iz.

Lara Elif'in kulağına, çok tuhaf hissediyorum diyordu Elif'in cevabı da evet, çok farklı bir his yaşıyorum ben de kendimi kontrol edemiyorum kapılıyorum diyordu. Dudakları geri çekildiğinde birbirlerinin gözlerinin içine baktılar ve sadece birkaç saniye geçtikten sonra dudakları birbirine kavuştu. Birbirlerine susamışçasına, müthiş bir açlıkla dudakları dilleri birbirine geçmişti.

O an Lara Elif'i kucaklayıp yere uzatıyordu. Ve onun kucağına çıkıyordu. Öpüşmeleri ise bir an kesilmiyordu. Ve tutkulu öpücüklerine şehvet dolu ısırıklar da katılmıştı, itiraf edilemeyen cesaret edilemeyen duyguların arzuların ortaya serildiği gecenin başlangıcı oluyordu bu an...

gecenin derinlerinden öyküler

Oysa gece daha yeni başlıyordu. Elif'in içindeki sapık bu hareketle uyanmıştı adeta. Lara bunun farkında değildi. Onun için o an sakin bir andı gecenin dinlenme zamanları gibiydi. Ta ki Elif dudaklarını onun göğsüne sürtmeye başladığı ana kadar. Lara ne yapacağını bilemez bir hâlde kaskatı kesilmişti. içindeyse bedenini kavuran bir alev vardı. Elif ise bu oyunu daha da ileri götürmeye niyetliydi. Bu gece sanki içindeki dürtüleri kontrol edemiyor gibiydi. Sadece devam etmek düşüncesi vardı aklında. Ve Lara'nın göğsünden hafifçe kalkıp başını ona doğru çevirdi. Kısa bir bakışma geçti aralarında. Tuhaf bir bakışmaydı ama bu. Birbirlerinin bedeninde ruhunda zihninde gezintiye çıktıkları bir bakışmaydı böylesine derin ve bir yandan da sakin masumdu.

Elif üzerlerindeki battaniyeyi atıp Lara'ya elini uzatıp gel benimle diyordu. Lara o an büyülenmiş gibi Elif'i dinliyordu sadece ve yataktan kalkıp onun elini tuttu. Yavaş yavaş aşağıya doğru iniyorlardı. Lara'nın içinde büyük bir heyecan Elif'in içinde ise büyük bir tutku vardı.

Başlarda cesur ve kontrolü elinde tutan Lara ürkek heyecanlı bir kediye dönmüştü adeta Elif ise içindeki o tanımlanamaz varlığı ortaya çıkarmıştı. Lara sesini çıkarmıyor sadece izliyor ve dinliyordu. Bütün benliği ile teslim olmuştu.

Elif onu şöminenin karşısına oturttu. Mutfağa doğru yöneldi burada aradığı şeyi bulamamıştı. Bir de kiler- mahzen karışımı bir yer vardı evin içinde aşağıya doğru inen. Lara göstermişti. Oraya bakmaya karar verdi elinde bir mum ile. Ve orada aradığı şeyi bulmuştu fakat tuhaf bir ürperti hissetmişti onu bulana kadar yine de önemsemedi. Yukarıya çıktı ve Lara'nın yanına geldi. Şişeyi ona uzatıp şömineye yöneldi. Yandaki birkaç odun parçasını şömineye koyup ateşi yaktı. Kenarda bir mum ve şöminenin ateşi vardı sadece orayı aydınlatan. Bir de dışarıda düşen yıldırımların ışıkları vardı.

Şimdi Elif'i de karışık duygular sarmıştı. Arkasını dönmek için heyecanlıydı. Bu onu biraz kırmızı renge buluyordu. Farkındaydı ama utanıyordu, bu kesindi. Lara ise şişeyi açmış oturduğu yerden Elif'i izliyordu. Aklından hiçbir şey geçmeden sadece yaptığı her hareketi izliyordu. Elindeki şişeyi yudumladıkça şarabın keskinliği onu da yumuşatıyor ve gevşetiyordu. Elif belki de bunu bilerek yapmıştı doğru şarap seçimi ile kimbilir.

Elif arkasını dönüp kendini izleyen utangaçlığını atmaya çalışan masum avını görünce içindeki sapık avcı ruhu gözlerini ve zihnini daha da açmıştı. Ve önce saçlarını açtı omuzlarından aşağıya dökülmesine izin verdi. Üstündeki kıyafetleri bir bir çıkarmaya başladı. Her çıkarışında Lara'ya bakmayı ihmal etmiyordu. Dudak hareketlerini çok net görüyordu. Önce dudaklarini nasıl emdigini gördü sonra ise dişlerinin dudağını nasıl ısırdığını. Onun bu hareketleri Elif'in içini gıdıklayan hareketlerdi.

Üstündeki her şey yere döküldüğünde tüm bedenini onun gözlerine sundu. Şöminenin alevinin bedenini Lara'ya nasıl sunduğunu ne kadar güzelleştirdiğini biliyordu. Kendisinin de o anki görüntüsünü görse kendinden etkileneceğini biliyordu Elif, o denli tutku şehvet ve erotizme hizmet eden bir duruştu. Lara dişlerini kanatacak kadar ısırmasıyla bunu ona gösteriyordu. Bedeni ve içi ise şehvetin ateşinden kavruluyor zihni iyice bulanıklaşıyordu. Onu sarhoş eden ise içtiği şarap değil karşısında gördüğü izlediği her detayına kadar incelediği Elif ve ona karşı olan düşünceleriydi.

Elif yavaş adımlarla onun yanına geldi ve eğildi. Boynuna dudaklarını sürterek kulağının yakınına geldiğinde, biz arkadaşız değil mi? Diyordu. Bu cümle bir soru değildi oysa bir şifreydi...

gecenin derinlerinden öyküler

Yağmurlu bir günde, içinde zorunluluktan bulunduğu şehrin sokaklarında yürüyordu. Kalabalık onu her zaman rahatsız hissettirirdi. Yine kalabalık yüzünden içgüdülerinin harekete geçtiğini düşündü. Oysa bu sefer içgüdülerini harekete geçirenin başka bir şey olduğunu anlaması uzun sürmedi. Birkaç adım ilerisinde çarprazında yürüyen o kadını gördü. Evet dıştan bakıldığında normal bir insan bir kadındı. Fakat yaydığı enerji diğer insanlarınkine hiç benzemiyordu. Ve bu her zaman karşılaştığı bir şey değildi hele de şehirde iken.

Peşinden onu takip etmeye karar verdi. Bir kitapçıya girdiğini gördü kadının. Sadece bir iki adım gerisinde iken kitapçıya girdiğinde o kadını göremedi. Fakat içgüdüleri o kadının kokusunu almış ve tanımıştı bir kere. O yüzden nerede olduğunu bilerek yürüdü o tarafa doğru. Kadında da bir şaşkınlık vardı. Galiba bu kadar çabuk bulunmayı beklemiyordu. Tam o an ikisinin gözleri bir araya geldi ve bu bakışlar ikisinin de oradakilerden farklı olduğunu açıkça anlatıyordu.

Merak duygusu sarmıştı ikisini de. Kısa bir tanışmadan sonra da savunma güdülerini yumuşatmışlardı. O kitapçıda konuştular günlerce hem birbirlerine kendilerini anlatıyor hem de gizem içinde kalan taraflarını saklıyorlardı. Keyifli bir sohbetleri vardı. Fakat bir gün tartıştılar ve aylarca konuşmadılar birbirlerini görmediler. Ne o kitapçıda ne de o yağmurlu kaldırımda.

Aylar sonra evine ait olduğu yere doğru yürürken o kokuyu yine duydu. Yakında değildi uzaklardan geliyordu. Saatler sürdü bulması. Geceye yakın bir zamanda yine o kitapçıda gördü onu. Ve sessizce yaklaştı yanına. Konuşmaya çalıştı onunla, kısa konuşmalar olsa da. ilk konuşmalar iyi geçmedi elbette, kırgınlık vardı. Fakat pes etmedi konuşmaya devam etti. Ve günlerden sonra kırgınlık duvarı yıkılmıştı. Yeniden neşeyle sohbetlerine devam ediyorlardı. Daha samimi daha yakın olmuşlardı. Belki de diğerlerinden ayıran özellikleri onları bir araya getirmişti. Ve zaman içinde kendilerini birbirlerine karşı yavaş yavaş açtılar. Zihinlerini ruhlarını zevklerini anlattılar birbirlerine.

Ve bir gün buluşmaya karar verdiler. O kitapçıda değil. Özlerinin, benliklerinin olduğu yerde bir buluşma olacaktı. Ve kendi görünümleriyle orada olacaklardı. Özel bir gündü, tam bir gerçek ilk buluşma ilk görüşme gibi olacaktı. Merak ve heyecan dolu duygularla o günü beklediler.

O gün geldiğinde sözleştikleri kutsal ağacının kovuğunun önündeydi ikisi de. Ve ikisi de başka herkesin korkacağı bu manzarada, içlerindeki ben bunu biliyordum hislerini yaşıyorlardı. O kadının karşısında gördüğü bir werewolftan başka bir şey değildi. Adam için ise karşısında gördüğü daha farklıydı. Göz kamaştıran büyülü bir ışık vardı ve onun içinde gördüğü bir gece tanrıçası bir vampir bir göl ve orman perisi bir succubustu. seçebildiği varlıklar bunlardı o keskin görüşüne rağmen. Bu andan sonra aralarında bir tarifi bir ismi olmayan derin bir bağ kurulmuştu. Güven huzur dürüstlüğün olduğu.

Uzun bir gün ve gece olmuştu birbirlerine içlerini döktüğü. Keyifle eğlendikleri günler delilik içinde ettikleri sohbetlerle geçti zaman. Ve iki kez daha buluştular o buluştukları yerin önünde. Fakat o kovukta ne vardı hiç bakmadılar sadece önünde geçirdiler zamanlarını ve ormanın gölün içinde. Ve oraya bakamadan da kadının gitmesi gerekti adamın ise bir keşfe çıkması gerekiyordu. Üç sene görüşmediler. Fakat bu süre boyunca da sürekli iletişimlerini korudular kah rüyalarda kah düşlerde kâh bir sohbetin içinde. Çok şey paylaştılar bu zaman içerisinde dertlerini mutluluklarını akıllarındaki her şeyleri. Böylece geçen bir üç sene oldu.

Ve şimdi oturmuşlar karşı karşıya genç kadının yaptığı kekle adamın getirdiği şarabın eşliğinde bu uzun zamanın özlemini sohbet ederek gideriyorlar tanışmalarinin beşinci senesinde bir hikayenin içinde. Görünümleri ise genç güzel delidolu bir kadın ve özgür kaşif deli bir adam şeklinde, özlerini tamamen bulmuş halde.

gecenin derinlerinden öyküler

Bir hafta diş ağrısı çektim. Bu süre boyunca geçmiş ve gelecek arasında gidip geldim. Düşüncelerin arasında gezindim. Kurtulmam gereken şeylerden kurtuldum. Yeni başlangıç için zemini güzelce hazırladım. Yarın doğum günüm ve başlangıç için daha güzel bir zaman olmazdı. Elbette her şey mükemmel değil. Zihnim ruhum özgür olmasına rağmen bedenim dilim ellerim hala özgür değil. Tat kaçıran bir şey bu elbette ama üstesinden de bir şekilde gelmek gerekiyor. Keza itiraf edilemeyen dile dökülemeyenler de var.

Bir yandan güçlü bir ağrı çekerken bu kadar derinlere dalmak da kolay değildi tabi. Fakat dikkatim öylesine dağılmışken bir şey yapamıyorken en doğru zamandı aynı zamanda. Evet, diş ağrısı geçti, yeni başlangıca da saatler kaldı. Ne olacak bilmiyorum. Sadece içimde tutsak olan sevgi duygusunun etrafındaki buzdan dikenlerden olan engelleri yıkmasını istiyorum. Ve o sevgi duygusunun bir gökkuşağı gibi etrafa renklerini saçmasını...

gecenin derinlerinden öyküler

Karşılarında dışarıdaki yağmurdan tüyleri sırılsıklam olmuş bembeyaz, dişi bir ak kurt duruyordu. Lara tebessüm ediyordu çünkü onu daha önce ormandaki pek çok defa görmüş ve sevmiş oynamıştı. Elif ise dişlerini gösterir bir halde kendisine hafifçe hırlayan bu kurda karşı korkmuştu doğal olarak. Oysa bu dışı kurt ona karşı Lara'ya olduğu gibi hissediyordu. Sadece biraz oyun oynuyordu onunla korkutarak.

Lara, Elif'e dönerek korkma biz daha önceden tanışıyoruz onunla diyerek yanına gidip sarıldı ve kurt da ona sürtünerek sevgi gösterisinde bulundu. Elif ise hala tedirgin bir halde bakarken, dişi kurt onun yanına kadar gelip başını bacaklarına sürtmeye başlıyordu. Elif'in tedirginliği yavaş yavaş azalıyordu bu oynamayı seven kurt karşısında. Ve elini onun başına götürüp hafif hafif okşarken bir sevgi bağı daha kuruluyordu. Dişi kurt, Elif'in beklemediği bir anda ayağa kalkıp ona yaslanarak yüzünü yaladı. Bunu beklemediği için önce şaşırdı sonra da gülerek sarıldı ona. Lara ise onları gülerek izliyordu ve demek bizi korkutan sendin yaramaz diyip o da onlara katılıp sarılıyordu.

Sarılmadan sonra Lara onun önüne dolaptan biraz yemek koyup şömine karşısında da yatacağı bir battaniye koydu. Elif ise o sıra önce dişi kurda daha da alışmakla onu sevmekle meşguldü, sonra da dışarıdaki havayı izlemekle meşgul olmaya devam etmişti. Hava gittikçe daha kötü ve korkutucu bir hal almaya başlamıştı. Şimşekler daha gürültülü, yağmur ise çok daha şiddetliydi. Ve fırtınanın çıkması da yakındı. Neyse ki burada kalıyorum düşündü bir an. Hala dışarıda olsaydım halimi düşünemiyordum diye geçirdi içinden. Ve ancak Lara'nın seslenmesi ile kendine gelebilmişti.

Lara'ya dönüp merakla ve tebessüm ederek böyle daha çok gizemin var mı acaba diye soruyordu. Lara da tebessüm ederek ve Elif'in merakını daha da arttıracak bir tonda zamanla göreceksin bunu diyordu. Elif tam sesini çıkaracak iken ise yatmaya hadi diyerek elinden tutmuştu,Lara.

Yukarı kattaki odaya çıkana kadar ise Lara ve elif arasında kurda dair konuşmalar ve birbirlerine dair ufak bir sohbet dışında başka bir şey konuşulmadı. Elif'in odasının önüne geldiklerinde Elif'in bakışı ve Lara'nın bu bakışa karşılığı sessiz bir anlaşma yaptırmıştı ikisine ve Elif'in odasına girdiler. Elif odanın ışığını kapatırken lara da battaniyeyi yatağın üzerine seriyordu. Ve bu tuhaf gecenin sonunda yatağa beraber giriyorlardı. Önce elif sonra da Lara uzandı yatağa. Battaniyeyi üstlerine çektiler. Bedenleri yan yana uzanırken içlerindeki heyecanları çoktan birbirlerine karışmıştı. Ve Lara Elif'i göğsüne doğru çekip yaslıyordu kendine ve bir koluyla sarıyordu belini, dışarıdaki yağmurun ve şimşekleri gürültüsü eşliğinde...